türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Google'ın Türkiye'ye Özel Hazırladığı 13 Doodle!

Doodle: Google'ın yayında olduğu ülkelerin özel günlerini sembolize edecek şekle getirilmiş Google logosudur. Bu logolar o ülkeye özel olduğundan bir çeşit jest olarakta algılanabilir ve yalnızca o ülkeden Google'a girenler görebilir. Tabi Google yalnızca ülkelere özel doodle logolarıyla yetinmiyor, tüm dünya'yı alakadar eden özel günlere de çok hoş doodle'lar hazırlamakta, örneğin dünya sevgililer günü, anneler günü... Ve dünya'ya damga vurmuş sembol isimlerin ölüm ve doğum yıl dönümlerine de özel doodle'lar hazırlamakta, yine örneğin Albert Einstein gibi..

Google'ın Türkiye'deki kullanıcıları için hazırladığı bazı doodle'lardan13 tanesini derledim.

Barış Manço'nun 70. Doğum Günü.

Leyla Gencer'in 85. Doğum Günü.

Safiye Ayla'nın 107. Doğum Günü.

Cumhuriyet Bayramı 2011.
Cumhuriyet Bayramı 2012.
Türkiye Birincine ait Doodle.
23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı 2014.

23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı 2013.
23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı 2011.

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Seçimleri 2014.
Cumhuriyet Bayramı 2009.
Türkiye Seçimleri 2011.

23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı 2009.





Çok Sıkıcı Bir Gün



Bu post, bir misafir bloguculuk içeriğidir.
Siz de bu blogda yazmak istiyorsanız, detaylı bilgi burada; 


Yazar: Bilinmiyor
Blogu: Bilinmiyor


Yağmurlu bir günde dışarı çıkma şansınız yoksa televizyona takılmamak imkansız hale geliyor. Bende bu asli görevimi itinayla yerine getirdim gün boyu. Kanalları karıştırırken çoktandır ilgimi çeken,
''BUGÜN NE GİYSEM?'' yarışması denk geldi. Oturdum ve izledim. Yahu insan bu kadar  korkunç giyinirken nasıl modacı olabilir? Ya da absürt giyinmek modacılığın gereği midir? Bilemiyorum. Anladığınız üzere İvana'dan bahsediyorum. (Çok samimiyim di mi.) Gözlerime inanamadım ya. İnanın giydiği giysiyi tabiri caizse bedava verseler, yok yok hatta üstüne para bile verseler giymeceğim cinsten. Hayır, güzele çuval giyse yakışır derler ama kesinlikle İvana Sert'in giysileri bu tezi çürütüyor. Çünkü kendisine de yakışmıyor giydikleri. Tutturmuşlar bir tarz still havalarıdır gidiyor. Kendileri giyince vaoooooooov! Yarışmacılar giyince şaklaban, zevksiz, yuh! vs.  Asıl size yuh be. Hakan Akkaya desen; Türk erkeğinin kolay kolay giyemeyeceği renkleri seçmekte usta ve son derece ukala. Neymiş efendim elbisenden hiç hoşlanmadım, çantan beni gıcık etti, ayakkabından nefret ettim…Daha neler ya. Çok güldüm doğrusu.. Neyse nerede kalmıştım. Sevgili İvana ilk geldiği zamanlarda çok talihsizlikler yaşamasına rağmen Türkiye'yi kendi ülkesinden daha çok seviyormuş. İki gün yurt dışına gitse çoooooooooook özlüyormuş
buraları. İstanbul diyormuş başka bir şey demiyormuş. Yahu onun yerinde kim olsa özler. Kendi ülkesinde ya da başka bir ülkede bu kadar ilgi görmesi mümkün mü? Bu kadar sevilmesi lüks yaşaması? Evet şimdi gelelim yazımızın ana fikrine. Asgari ücretle geçinmeye çalışanlar, üniversite mezunuyum ama işsizim diyenler ya da KPSS sınavının Allah belasını versin atanamıyorum diyenler. Hiç üzülmeyin. Ben olayı çözdüm. Eğer çok para kazanmak ve de popüler olmak istiyorsanız birinci şart kendi ülkenizde yabancı taklidi yapacaksınız. (Bu madde çok önemli zira değer görmek için bu şart) İkincisi çok kötü Türkçe konuşmanız lazım. Eee, birazda elinizin yüzünüzün düzgün olması lazım. Ama tekrar ediyorum olmazsa olmaz bozuk Türkçe.



Nitekim Hürrem Sultan'da diğer bir örnek. Tarihin yüz karası olan karakter halk tarafından ancak bu kadar sevilebilir. Şimdi soruyorum. Sizce biz Türk Milleti olarak yabancıları çok mu seviyoruz yoksa bunlar aşağılık kompleksinin ürünü mü?






Eurovision 2012 : Can Bonomo

2012 Eurovision'da Türkiye'yi Can Bonomo temsil edecek.





Can Bonomo Kimdir?

1987 İzmir doğumlu.

TARZI: İSTANBUL MÜZİĞİ

Müzikal yolculuğu boyunca The Shins, Wax Poetic, The Kinks, The Libertines ve The Beatles’dan etkilenen ve esinlenen Bonomo, Alaturka nağmelerden indie melodilere gezinen müziğini 'İstanbul Müziği' olarak tanımlıyor.? Sanatın hemen her dalına ilgi duyan Can Bonomo, müziğin yanı sıra illüstrasyon yapmaya ve fotoğraf çekmeye bayılıyor!

ÖDÜLLERİ
8. Radyo Boğaziçi Müzik Ödülleri 2011 'En İyi ÇıkışYapan Sanatçı'
38. Altın Kelebek Televizyon Ödülleri 2011 'En İyi ÇıkışYapan Solist'


İzmir’de doğup büyüdü. Lisede gitar çaldı gruplar kurdu kendi şarkılarını söyledi. Sinema okurken eğlenmek için kısa filmler çekip internete koydu. Radyo programcılığı yaptı. Bütün bu hiperaktifliği ve çok yönlülüğü sonunda meyvesini verdi. Hem Meczup adında bir albüm çıkardı hem de +18 dizisinde başrol kaptı. Anlaşılan Can Bonomo ismini daha çok duyacağız.
Can Bonomo (24) İzmir’de yıllarca biriktirdiği enerjisini İstanbul’a boşaltmaya karar verdi. Bilgi Üniversitesi’nin sinema bölümünde okurken oyunculuğu ve yönetmenliği öğrendi. Ödevleri için okuldan kamera kiralayıp film çektihatta vakit varsa eğlenmek için 5-6 tane daha kısa film çekip internete koydu. Fakat öncesinde radyoculuk girdi kanına: “Radyo Klas ve Number 1 FM’e ses prodüksiyonu stajına gittim. Hiçbir eğitimim yoktu ama bana bir ayda işi öğrettiler. Sürekli bir çalışan alacaklarını duyunca CV’mi verdim ve alındım. Bir ay sonra demo program hazırladım ve program ‘Can Bonomo Show’a dönüştü. Sonra şovumu Radyo N101’e taşıdım” diyen Bonomo ardından televizyonculuğa da atıldı. MTV Türkiye’den gelen teklifle Rock’n’ Dark Express’in sunuculuğunu yaptı.
Bu sırada müziğe devam ediyordu: “Çocukluğumdan beri gitar çalardım. MFÖ Athena Duman ve Erkin Koray’dan etkilendim. İrili ufaklı birçok mekanda sahneye de çıktık. Hatta İTÜ’de bir şenlikte sahne aldık. Ertesi gün okulun anlaştığı esas grup çıkmayınca ilk defa öyle büyük bir kitleye şarkı söylemiştim.”
Üniversitedeyken sürekli demolar da kaydetti: “Çok beğenen arkadaşlarım bana gaz vermeye başladı” diyen Bonomo o heyecanla yola çıktı şimdiki prodüktörü Can Saban’la tanıştı. “Demomu kaydettim fakat evde zarf bulamadım. O sıralar Irvine Welsh’in ‘Porno’ kitabını okuyordum kitabın ilk sayfasını yırttım ve CD’yi sarıp üstüne şarkı isimlerini yazdım. O garip zarflı CD prodüktörümün eline geçince hemen iletişim kurdu. Üstünden nerdeyse iki buçuk yıl geçti ve o demo artık bir albüm” diye anlatıyor profesyonel müzik macerasını.
FACEBOOK’TAN OYUNCULUK TEKLİFİ
Oyunculuğu da tesadüfen gelişen Bonomo “Çektiğim filmlerde oynamak çok eğlenceli gelirdi. Ödev için ‘Hoppala’ diye bir film çekmiştim. Yönetmenliği kurgusu ve başrolü bendeydi. Komik bir filmdi fakat kısa sürede çektiğim için teknik şeylerle ilgilenmemişim. Çok düşük bir notla geçtim. Filmi Facebook’a yükledim. O kadar çok paylaşılmış ki sonunda Seray Sever görüp beni buldu. Mezun olmuştum ve albümle uğraşmadığım zamanlarda evde oturuyordum. Hemen görüşmeye gittim ve role seçilip +18 dizisinin başkarakteri oldum. Benim dışımda Paşhan Yılmazel Aysun Kayacı ve Pamela Spence de oynuyor. Kadınlarla ilişkisi çok kötü aşırı takıntılı sütünü bile her gün aynı sıcaklıkta içen antropoloji mezunu ve benimle aynı adı taşıyan bir tipi canlandırıyorum. Gayet sempatik ve eğlenceli” diyor.
Aynı anda dizi ve albümle çıkmanın garip bir his olduğunu söyleyen Bonomo’ya göre dizideki karakteri ya çok sevilecek ya da nefret edilecek. Albüm için de şunları söylüyor: “Pek çok şarkıyı çöpe atmamıza rağmen hala üç albümlük materyal var. Hem pop hem de rock dinleyicisine hitap ediyor. Kendimi sansürlemeden söylemek istediklerimi söyledim. Şaşkın parçasını tanıdığım DJ’lere götürdüm farklı mekanlarda çaktırmadan iki şarkı arasına sıkıştırdık. İnsanlar yadırgamadan dansa devam etti.”
BONOMO SAHNE İSMİM DEĞİL
Bonomo sahne ismim sanıldı. Oysa gerçek soyadım ve İbranice’de ‘iyi adam’ demek. O kadar az Bonomo var ki; bir arkadaşımın Lübnanlı bir arkadaşı Fransa’da yaşayan ve aynı soyadını taşıdığımız arkadaşı Valentine’e benden bahsetmiş. Valentine hemen bir mail attı ve ailesinin İzmirli olduğunu söyledi. Sonradan akraba olduğumuz ortaya çıktı. Fransa’daki tek Bonomo onlarmış. Yakında tanışmak için Fransa’ya gideceğim. Albümün ismine gelince. Meczup aklını yitirmiş demek. Yıllar önce kolunda meczup yazısı dövmesi olan biriyle tanıştım. Felsefesi o kadar hoşuma gitti ki konuyla ilgilenmeye başladım hikayeler okudum ve hatta ney bile üfledim. Meczup şarkısını albüme koymamıştık. Fakat son anda fikir değiştirdik.”