Bu güç işverenlerinde dikkatinden kaçmıyor elbette.
Sosyal medyanın aktif şekilde kullanıldığı ülkelerde işe alımlarda bireylerin internet üzerindeki hal ve hareketleri de bu süreçte etkili oluyor. Mesela Facebook profiliniz, Twitter hesabınız, ve benzeri tüm sosyal ağ profilleriniz ve varsa tabiki blogunuz işverenlerin ilk bakacakları yerler arasında bulunuyor. En basitinden Google'a adınızı soyadınızı yazıp aratarak sizinle ilgili bir çok bilgiye ulaşılabilir, daha önce hiç denemediyseniz, deneyip bakabilirsiniz. Bu tarz kişilik analizleri günden güne daha verimli bilgiye sahip olacak, o yüzdendir ki sosyal medya'daki profillerinizi har vurup harman savurmayın, yine basitinden Facebook profilinizi saçma içeriklerle doldurup işverenler üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olmayın, yazım şekillerinize dikkat edin ve Türkçe'yi güzel kullanmaya özen gösterin. Mesela ileri ki yıllarda Twitter'daki takipçi sayınız bir fenomen olabilecek kadarsa iş başvurunuz belkide daha olumlu sonuçlanacak. Bloglar ise genellikle kişilerin kendi gerçek karakterlerine en yakın oldukları platformlardır, bir kişinin blogunu gezerek nasıl biri olduğu hakkında ortalama bir bilgiye sahip olabilirsiniz. Psikopat mı, duygusal mı, stres yönetiminde başarılı mı, eğlenceye düşkün mü.. Ve buna benzer kişiliğiniz hakkında bir çok ipucu içerir bloglarımız.
Blogger'lığın bir meslek sayılıp sayılmayacağı fısıltıları günden güne artıyor ancak bir gün gerçek bir meslek olur mu bilinmez, ama hakkının yendiği bariz. O yüzden diyeceğim o ki, bu kısa yazımda tavsiye ettiğim; internetteki yansımanız olan sosyal medya'da daha tutarlı ve kontrollü olmanız.
Vakit ayırdığınız için teşekkürler, iyi bloglar.
0 yorum:
Yorum Gönder
İsviçreli Bilim Adamları ve Troll'ler yazamaz.