Ah Bilica! Vah Bilica!

Aradan geçen 3,5 sene sonra, Galatasaray'ın Fenerbahçe'yi yenmesi için kader ağlarını örmeye yavaş yavaş başlamıştı zaten.
Daha sezon başında Niang, Lugano, Dos Santos ve Emenike'yi göndermek zorunda kalan Fenerbahçe,
yabancı oyuncularından en fazla fayda gören takım iken, Fenerbahçe'yi üç yeni yabancı transferi ile
Eboe, Elmander ve Melo'nun golleriyle yenen Galatasaray haklı bir galibiyet almış ve yabancı oyuncularından maksimum faydalanma konusunda, Fenerbahçe'yi geride bırakmıştır. Üstüne üstlük dünkü maçta, Fenerbahçe'nin öyle bir yabancı oyuncusu vardı ki bırakın faydalı olmayı, adeta Fenerbahçe'nin teslimiyet içindeki oyununun sebebi olmuştur. Kim mi? Tabi ki Bilica...
Umuyorum ki bu maç ile Fenerbahçe defteri onun için sonsuza kadar kapanmıştır.

Fakat bakıyorum da herkes Ahh Bilica! Vahh Bilica! Diyor, başka bir şey demiyor. Tamam, belki Bekir sakatlanmasa ve yerine Bilica oynamasa, Stoch yabancı kontenjanına takılmasa, hatta her şeye rağmen maç 2-0 iken direkten dönen top gol olsa FB maça ortak olabilir miydi? En azında GS'ye yenilmeyebilir miydi? Falan filan.. Bir sürü laf söylenebilir.
Ama burada şunu atlamayalım.
Aykut Kocaman'nın takım dizilişi bize şunu gösterdi ki Aykut Hoca,
ya takımı tanıyamamış ya da böyle maçların adamı değilmiş. (Geçen yılki zayıf GS ve BJK örnek olamaz)
Geride kalan 13 haftalık lig peryodunda gördüğümüz takım değildi Fenerbahçe... Bir tuhaflık vardı.
Çünkü Alex forvette, Bienvenu ise sağ kanatta başladı. Haydiii.. Eee şimdi Aykut hocam bu yapılır mı?
Hadi yaptın, neden hatandan dönmedin. İlk 20 dakikada neredeyse 4 net pozisyon verildi rakibe. Ve orta sahada 3 pas yapamadı Fenerbahçe'li oyuncular...
Sen bunları bizden önce görüp, müdahale etmezsen, ne işin var hocam orada, demezler mi adama...