Yazmak mı? Ne yazmasından bahsediyosun!
Bizler zaten yazılmışız. Yazılmış kaderlerimizi oynuyoruz. Ve
yeri gelincede yazılana itiraz etmeye yelteniyoruz.
Mümkünmüdür hiç değiştirmek kaderi. Asla tabi ki. Yalnızca
kabullenmesi zor geliyor. Biraz çaba, yanlızca birazcık gayretle herşeyin
üstesinden gelinebilir halbuki. Önemli olan
yılmamak. Varlığını, benliğini unutmamak.
Unutmuyorum kendimi. Unutturmaya çalışanın inadına
yüzleşiyorum kendimle. Korkmuyorum. Üstesinden gelebilirim.
Gücüm yettiğince mücadelemi vereceğim. Arzularımın, nefsimin
uzağında kaldığım müddetçe mutlu olacağıma eminim. Biliyorum, yenik düştüğüm
sürece nefsime, başa sarmalar devam edecektir.
Sizlerden de utanmıyorum. Fikirlerim açıktır. Nettir. Paylaşması
absürt belki. Olsun. Buna da cesaret edebiliyorum.
Kırmızı çizgiler çizebiliyorum. Saplantıdır belki ama şeffaflıktan
iyidir. Şeffaflık zamanla gevşekliği getirir. Sınırların belirgin olsun. Kriterlerin,
prensiplerin olsun. Uymadığın sürece kendinle didişirsin. En azından hatanı
bilirsin. Ama belirgin olmayan çizgilerin içindeki hayatta neyin doğru neyin
yanlış olduğu sonucuna bir türlü erişemezsin. Ilımlı kalırsın. Ilığın hayattaki
yeri çok naiftir. Sıcak ol yada soğuk kal.
Ne yaparsan yap neye inanırsan inan, yolunda kal. Değişimi içinde
yaşa. Beyninde yaşa. Dışına bir ol. Tek ol. Tek davran. Tek yüzlü ol. Tek bir
kişiliğin olsun.
Aksi halde utanç
duygun çürür gider. Laşka olursun. Kendinle çeliştiğin her meselede bir nebze
daha yok olursun.
Evet sevgili okur. Bunların sana hiçbir faydası yok. Senin için
hiçbir anlamıda yok belki. Zaten kendim için yazıyorum. Benliğim için. Bu anın
bundan sonrasından hiçbir farkı olmasın diye tarihe not düşüyorum.
Ben benim. Vede bir tek ben varım benim içimde!